Halbuki yazasim var

Belki de yazmak icin ilham filan beklemeye gerek yoktur. Hizli yasiyoruz, her zaman bir seyleri yetistirmeye ugrasiyoruz; ben mesela cogu seyi “sunu da yapayim da aradan ciksin” diyerek yapiyorum; her sey, bir seyleri temizleyip kalan zamani istedigim lukste harcamak uzerine kurulu. Mesela, camasir yikanirken yemek yapmak. Ya da hazir camasir asilacakken balkonu yikamak. Film izlerken oje surmek ya da takside ise giderken Gmail’e gelen sacmaliklari ayiklamak. Bu da bir temizlik. Kucuk cocuklarin oynadiklari, ic ice gecen kupler gibi. Actikca aciyorsun. Isler bitmeli.

Ayrica da gecim kaynagim yazi yazmak degil, soyleyin bir guncuk zamanda kac dakika yazabilirim? Iste bu yuzden ilham gelen abuk sabuk zamanlarda (tam uyumak uzereyken, iste bir toplantida esnememi tutarken ya da yuruyus yaparken) hic yazamadim; yazmak icin ise sessiz sakin bir gece ya da sabah bekledim, tabi once ev temiz olmali, sonra karnim tok ve cayim taze olmali, gonderilecek emailler varsa kafa rahatligim icin once onu halletmeliyim ve mumkunse onceden arkadaslarimla da bulusmus olmaliyim ki o gunu verimli ve doyurucu olarak isaretleyebileyim. Bi dakka, hazir yemegimi yapmisken ve saclarim yag kokmusken su bilgisayar basina oturmadan hizlica spora gidip gelsem de dus isini de aradan cikarmis olsam?

Boylece zaten kirk yilda bir dogru zamanda gelen ilhami da geldigine pisman ederek yazma eylemini iyice otelemis oluyorum. Halbuki yazasim var. Ne yazasim var? Onu tam bilmiyorum. Yillardir sektorle ilgili kitaplari yorumladigim bir blogum var, o benim bebegim gibi, ara sira uzak ulke seyahatlerimi de yaziyorum. Kac kisi okuyor acaba? Uc, bes, yuz, ikiyuzelli? Cok da dert degil aslinda, ben sadece yazmayi seviyorum; bir kisi bile bir yazimi okuyup bir kitap almaya ozense ben KPI’ma ulasmis sayarim kendimi. Iste bu blog da oyle. Bunu okuyan sen, eger beni taniyorsan zaten konusuyormusum gibi hissedeceksin yazilarimi okurken; iste benim icin onemli olan o. Sahicilik guzel sey.

Konunun basima donecek olursam, evet yazmak icin ilham beklememeye karar verdim, hemen wordpresste sayfami olusturdum ve kanepeye kaykilmis vaziyette Tupac ve Biggie’nin cozulemeyen cinayetlerini konu alan bir dizi izlerken, dusunmeden ve tekrar tekrar basa donup okumadan akisa gectim. Bu arada izledigim bolumden tamamen koptum; neyse onu sonra yeniden izlerim.

Bu yaziyi ilk okutacagim kisi de her zaman kahrimi ceken zavalli kocam oldugu icin onu da bu hikayeye dahil etmek isterim: Kanepenin diger ucunda kaykilmis, bilgisayardan Survivor izlerken bir eliyle de bir ucu pence gibi kivrik, diger ucunda masaj tekerleri olan tahta sirt kasima zimbirtisiyla bacagini kasiyor usul usul. Kulaginda kulaklik var cunku ayni kanepede farkli seyler izliyoruz, ama bana bakan kulagi bosta cunku arada birbirimize laf atiyoruz.

Iste, dedigim gibi, ilham beklemeye gerek yok. Yazmanin kendisi ilham. Daha su yaziyi yazarken bile aklima uzun uzun irdelenecek 4-5 konu geldi. Ama sonraki yazilarimi da onceden belirlemeyecegim. Bir kelime atacagim kafamdan, bakalim nerelere surukleyecek isi.

23 Haziran 2018