Yanilma.

Bu mesafeden denize bakinca hayat sesli bir cam tablo gibi geliyor. Daglar sonsuz gecmisten beri orada, teknelerin hicbiri kipirdamiyor, hareket eden bir araba yok, balkonumun onunden gecen insan yok.

Sadece dolby surround circirboceklerinin sesi ve ara sira arka taraflardan gelen insanlarin belli belirsiz sesleri. Simdi ezan okunmaya basladi ama gozumun gorebildigi aralikta cami de yok.

Ruzgar yok, yaprak kimildamiyor. Hava durgun, kafa super rahat, gecmis gelecek yok; sadece bugun ve su an var. Huzur ve baris var. Bir de kafamda cay…

Fakaaat…

Dusunuyorum, mantiga oturtamiyorum. Yahu, pide salonunda cay vermemek ne demek? Bir kere ulkenin neresinde olursan ol, Turkiye sinirlari icindeysen cay her yerde olmak zorunda olan, kimi zaman sudan daha cok makbule gecen bir sohbet muhabbet keyif ve tat verici. Dogudan batiya, kuzeyden guneye, bizde cay olmayan yer yok.

E peki, pidecide cay olmamasi ne demek biri bana anlatsin. Sen Ege’de de olsan Akdeniz’de de olsan pide Karadeniz isidir ve sen Karadeniz mutfagiyla hayatini kazaniyorsun ama o mutfakta cay vermiyorsun. Vallahi kismetin kapanir tükan bos kalir pideci! Pideye saygi yahu!

Sorduk, cevap verdiler “Sezonda vermiyoruz.”

Sezonda verdikleriniz sizin olsun, biz de sezonda gelmiyoruz o zaman.

Onlarin da sanki seyindeydi. Ben tavsan olsam, su resimde karsimda duran heybetli seyler de pideci. Küssem umurlarinda olacak sanki.

Ama yani…

“Sezonda vermiyoruz”

Bunu da buraya yazdik pideci.

Gunes solumdan bu kadar guzel ve aheste batarken ve ben havaya suya manzaraya ve tanimlayamadigim bir suru seye cesitli asklar duyarken senin pideci düsturunu sorgulamak beni acmadi. Bu konuyu da burada kapatiyorum. Bir gun yogaya mogaya baslarsam ilk seni affedicem.

Ohmmmmm….